My photo
a utopist, a green, a free soul, a liberal, a young (well let's say 'a new' rather than 'young') mother, a rebel, a thinker, a smiler, a wonderer, a note, a butterfly, a rainbow, a nymph, a kite, a wave, a breeze from the sea, a purple soul, a chocolate-addict, a lover...

Wednesday 5 March 2014

Çekirdek Duygular

Bugün Delfina'm, anaokulundayken birden ağlamaya başladı ve bana gelip bir arkadaşının onu ittiğini o yüzden ağladığını söyledi. Ben de ona 'peki arkadaşına gidip, bu durumun seni üzdüğünü ve ona bir daha öyle yapmaması gerektiğini söyledin mi' diye sordum. Bu soruyu sorarken esasında kendimin de aynı durumda olduğunu ve benim de hala büyümediğime karar verdim. Dün benim de kalbimi kıran olaylar oldu, ve eve geldiğimde ağladım. Ve aradan bir gün geçmiş olmasına rağmen beni rahatsız eden olayı gidip beni rahatsız eden kişiye söyleyemedim. Bununla yüzleşemedim. Demek ki ben de Delfina'nın karşılaştığı durumu ilk yaşadığımda bana ne yapmam gerektiği konusunda benimle konuşulmamış, hislerimi ifade etmem sağlanmamış. Ya da bunlar yapılmış olsa bile [ki sanmıyorum] ben büyüyememişim.. Ya da büyümek ne demek..? Demin Delfina'ya Cat in the Hat'i okuyordum. Kitapta hayattan zevk almak, hayattaki komik şeyleri bulmaktan bahsediyordu. Ben bunu nasıl yapacağımı bilemediğimi uzun zamandır farketmiş durumdayım. Hayatta sadece renkleri ve mutlu/suzluğu görüyorum ama hayatın komik yanlarını bulup, hayata farklı bir gözle bakmayı bilmiyorum. Çoğunlukla durum böyle. Hayattan zevk almak bana ailemin öğrettiği bir olgu değil maalesef. Ben bu açığı Delfina'yı büyütürken kapamaya çalışıyorum. Onu büyütürken hayattan zevk almayı öğrenmeye çalışıyorum. Çocukluktan gelen o kadar çok öğretilmiş duygu var ki bizi kaplayan.
Hayat kucaklama ve vedalarla dolu..
Her bir an bir kucaklama..
Varlığı ve yokluğu kucaklama..

Geçen ay Yeni Zelanda'daydık Delfina'nın babanesini, halasını, dedesini ve kuzenlerini ziyaret ettik. Havalimanından ayrılırken Delfina büyük bir olgunlukla gidip vedalaştı ve arkasına bakmadan uzaklaştı. Ben ise her zamanki gibi ağlıyordum ailemizden ayrıldığımız için, onları uzun bir süre göremeyeceğimiz için. Ama 3.5 yaşına yaklaşan Delfina vedalaşıp, hayatına devam etti. Ben 99'dan beri göçebe yaşadım, sayısız yolculukta sayısız vedalaşma.. Hepsinde de ağladım. Hepsinde özledim. Aradan 14 yıl geçmiş ama bende değişen bir duygu yok. Her seferinde ilk seferindeki gibi ağlıyorum. Nasıl bir öğrenmişliktir bu?
Hep derim tam keşiflerle dolu bir çocukluktan çıkıyoruz, hayatın rutinine başlıyoruz; ebeveyn olma zamanı geliyor. Ebeveyn olmak yolumuzda varsa da çocuğun hayata girişiyle birlikte keşifler tekrar başlıyor ve daha önce hiç keşfetmediklerini keşfediyor insanoğlu.
Hayat keşiflerle dolu, her köşede bir tılsım gizli.. Çocukluk nasıl bir dönemse tüm yaşamın çekirdek duyguları dikili. Çocukluğunda ne yaşarsa bir birey tüm hayata bakışı değişiyor..

3 comments:

  1. Çok ilginç,mutlu olmayı öğrenmeyip öğretmediğimizi hiç düşünmemiş,bunu şahsıma ait bir sorun olup benden kaynaklandığını sandığımı ;şu an yazıyı okuren anladım. Gençler hayranım size...Ben öğretmenken 60 ımda sizlerden her gvün yeni şeyler öğrenmenin mutluluğunu duyuyorum.Bizimjenerasyonda bunu pek itiraf eden de olmaz :) Güzel Delfinanla hep mutlu,esen yaşa e mi...sevgiyle
    .

    ReplyDelete
    Replies
    1. Mesajinizin sicakligi yuzumu gulumsetti... Ne guzel her dem ogrenmek ve paylasmak... Cok sevgi ve hurmetle...

      Delete
  2. Pek çok imlâ hataları yapıp ,
    kontrol etmeden yollamışım. Utandım :) Aslında bunun kemoterapi ilaçlarının dikkatime yaptığı geçici hasardan kaynalandığıyla teselli buluyorum. Takip edeceğim.Sizlerden öğreneceğim çok şey var. Atamız geleceğimizi gençlere boşuna mı emanet etti değil mi?
    Sevgiyle...

    ReplyDelete

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...